INTERDISIPLINER ALANLARDA KLASIZMIN YERI
Klasizm, başka akımlar ile de dirsek temasında bulunması sebebi ile mutlak suretle farklı alanlar ile olan ilişkisi altında incelenmelidir. Örnek verecek olursak, görsel sanatlarda klasisizm genellikle romantizmle birleştirilmektedir. Ancak bu durum ilerleyen zamanlarda yozlaşmıştır. Öte yandan, bu iki stil, 18. yüzyılın sonları ve 19. yüzyılın başlarından kalma resim ve heykellerde bir arada görülebilmektedir. Mesela, müzikte klasisizm genellikle barok stille birleştirilmektedir. Bununla birlikte, iki stil arasında bazı temel farklılıklar elbette ki mevcut. Mesela barok sanat daha dramatik ve etkileyiciyken, klasik sanat daha ölçülü ve resmidir. Ya da barok müzik, karmaşık armoniler ve ritimler içerirken, klasik müzik daha basit ve daha melodiktir.
sanatta klasizmSanatta klasisizm çok farklı ve özel bir konu olmasının yanı sıra birçok standardı ilke olarak belirlemiştir. Bu ilkelerden ilki ve en önemlisi düzen, uyum ve orantıya odaklanmaktır. Çünkü klasik sanata güzellik ve dinginlik duygusunu veren şey tam olarak budur. Klasik anlayışı benimsemiş olan sanatçılar ayrıca bir sanat eserinin tüm unsurlarının bütüncül bir yaklaşıma tabi olması gerektiğine inanmaktaydılar. Bu, hiçbir öğenin bir diğerinden daha fazla çıkmaması veya resmin ana mesajından veya amacından sapmaması gerektiği anlamına gelmektedir. Bu bütüncül etkiyi yaratmak adına her şey birlikte bir tempo gibi uyumlu ve koordine olarak çalışmalıdır.
Son olarak, klasik sanatçılar eserlerinde yukarıda da belirttiğimiz gibi mükemmeliyetçilik aramıştır. Onlar mükemmel olana ulaşabilmek için çok çabalamışlardır. Bununla birlikte, çok emek harcayarak ve pratik yaparak zanaatlarında mükemmelliğe ulaşabileceklerine inanmaktaydılar. Zaman içerisinde, bu mükemmellik arayışı, klasik sanata kaliteyi kazandıran şey veya şeyler bütünü haline gelmiştir.
|
KLASIZM VE IDEALIZM
İdealizm de klasizmde tartışılması gereken bir diğer konudur. Çünki idealizm de tıpkı usçuluk yani akılcılık gibi gerçekliklere odaklanarak klasizme hizmet eder. İdealizm, bu hizmet etme durumu sırasında ise varoluşçuluk kavramına sığınır. Varoluşçular, idealistlerin gerçek dünyaya yeterince bağlanmadıklarını iddia ederken, soyut kavramlara çok fazla odaklandıklarını savunmaktadırlar. Öte yandan yine varoluşçular, idealistlerin gerçeklikten koptuklarına ve kendi küçük dünyalarında yaşadıklarına inanmaktadırlar. Yani tabi ki bu düşünce biçimi sadece bir hipotez olmakla birlikte doğruluk payı da olabilir. Ancak bu durumun her zaman böyle olmadığını da sizlere hatırlatmakta fayda görüyoruz. İdealistler pek ala gerçekliğe çok bağlı olabilmektedir. Hattayine idealistler, etraflarındaki dünya hakkında güçlü bir anlayışa sahip olabilmektedirler. İşte tam da bu yüzden idealizm, klasisizmin daimi bir parçasıdır. Çünkü, düşününce aslında idealizm de klasizm gibi hayatın gerçeklerine odaklanmamızı sağlamaktadır. Dahası, idealizm neyin gerçekten önemli olduğunu ve ne için çabalamamız gerektiğini anlamamıza yardımcı olur. İnternetten yaptığınız araştırmalar sonucunda idealizme yönelik bazı eleştiriler görebilirsiniz. Nispeten bu eleştiriler her ne kadar objektif olmasa da doğruluk payı olabilir. Ancak, bunun, klasik düşüncenin önemli bir parçası olduğuna inanıyoruz.
|
KLASIZMIN ONCULERI
Farklı disiplinlerde klasisizmin öncülerini araştırmak önemlidir. Bu öncülerin klasisizmi kendi alanlarında nasıl içselleştirip uygulamaya koyduklarını anlayarak, başarılarından ve başarısızlıklarından ders çıkarabiliriz. Mesela, sanat dünyasında klasisizmin en eski öncülerinden biri Leonardo da Vinci idi. da Vinci, klasik sanatın insan başarısının zirvesini temsil ettiğine inanmıştır ve ilkelerini kendi çalışmalarında taklit etmeye çalışmıştır. Bu, onu, hassas teknik ressamlık ve detaylara gösterilen özenle karakterize edilen benzersiz bir stil geliştirmesine yol açmıştır. Mimarlık alanına bakacak olursak, Andrea Palladio, mimarlık dünyasında klasisizmin belki de en etkili öncüsüdür. Klasik mimarinin biçim ve işlev arasında mükemmel bir dengeyi temsil ettiğine inanmıştır ve hem güzel hem de pratik binalar yaratmayı hedeflemiştir. Tasarımları tarih boyunca çokça taklit edilmiş ve günümüzde de hala daha sürdürmektedir. Edebiyat dünyasında ise Virgil, klasik değerlerin en eski savunucularından biridir. Edebiyatın geleneksel değer ve ideallere dayanması gerektiğine inanmıştır ve hem zamansız hem de zarif eserler yaratmaya çalışmıştır. Etkisi bugün hala modern yazılarda görülebilmektedir.